January 23, 2008

Firindan taze cikmis umutlar

Dik kafalilik etmeyi hep son ana birakirim. Once durumu anlamam gerekir, karsimdakini anlamam. Bu eskiden epey uzun sure alirdi, yani tastamam olcup bicmek. Hos kendime firsat da tanimazdim, yargilamayi kendime hak gormezdim, hep algi-sezgi boyutunda kalir, dusunce ovasina iz dusurmezdim. Bilmem birilerini yargilamayi hep Allah'a biraktim sanirim. Benim gorevim hissetmek, his denizinde bagula bata cika duzluge ulasmak gibi geldi. Boguldum boguldum sonunda dusuncenin gucunu artik kabul eder oldum. Gordugum yalnislari, his boyutundan dusunce boyutuna cok daha kisa zamanda getirir oldum: Yargilamak icin kendime izin verdim. Yalnistan uzak kalmanin, temkinli olmanin sinirini boyle kesfettim.

Yinede, bu hayatin bizler icin ne suprizler getirecegi mechul. Dusunceden hislere tastamam geri donus ya mecburi olursa? Buna engel olmak icin, bir emniyet sistemi kurdum kendimce. "What you feel is what you think" lafina giderek daha cok hak vermeye basladim...Ve denedim. Deneyimleyip yasadigim bir sey oldugu icin de artik, bu lafi ve dogrulugunu unutma olasiligini ortadan kaldirdim. O nedenle his dunyasinin hakimiyeti dusuncelerimin elinde bir suredir.

Dik kafalilik ettigim bir donem. Yanlis olandan uzak kalmaliyim. Aksayan tek sey su: Icten ve yurekten isteyebilecegim bir seye niyet edemiyorum bir turlu. Ofkeliyim. Beni "ben ne istiyorum" sorusunun gercek cevabini vermekten alikoyan herseye ofkeliyim.

Firindan her gun cikan taze umutlari niyetlere donusturecek dusunceler, yakalayamadan ucup gidiyor. Yakalamanin bir yolu olsa gerek...Ama ne?

January 17, 2008

Filtreler

Persembe aksami. Yorgunum. Hayat entresan, hem de cok enteresan su aralar.

Yasamimi tekrar gozden gecirdigim, filtreledigim anlar pek coktur benim. Bu filitrelemeden suzulup akip giden, geride kalmis, artik arayip sormadigim arkadasliklar, is ortamlari, gorgusuzler, korkaklar, vicdansizlar, umarsizlar olmus. Onlar tokezledi mi hic bu vazgecislerimden dolayi bilmem, ama tum samimiyetsizliklere ragmen, yola devam etmek suresiz kontratimiz bu hayata karsi. Yuruyup gittigimiz hicbirsey gercek kayip degil.

Gonlumun derinleriklerinde, bu gunlerde surekli hatirlamak zorunda kaldigim gecmisin sayfalari var: yuruyup gittigim seylerden ogrenmemissen bir sey, hayat yeniden onune cikariyor. Yapana kadar ogretmen yeniden yeniden eve odev veriyor. Pes...Bu sefer odevimi, duygusal sebeplere takilmadan, zihnimin ve mantigimin isiginda tikir tikir yapiyorum. Karsiliginda, evrenin sahibine geregini yaptigimi gosterebilmissem eger, baska bir sey beklemiyorum. Geri kalaninda benim gorevim sabirla ve gayretle "integrity"i korumak.

Bu kadar hatirlama yeter...

Su andan itibaren, hayatima girmis butun iyi seyler icin sukur ediyorum. Gerisini dusunmuyorum. Dusunmek istemediklerimi davet etmemek icin.

Gercek "mental power" yada "the secret" bu iste. Ben iyi ve dogru olanin yanindayim.

January 12, 2008

Cumartesi aksami

Cok hos bir sarabin son kadehi: hayattaki tum dertler bir adim geride su an. Ring Bolt-Cabarnet Sauvignon 2005, Margeret River. Tavsiye ederim cikolata ile harika gidiyor.

Tipik bir cumartesi aksami, sinemada dogru duzgun bir sey yok, gidip film kiraladik. Su anda Super Bad'i seyrediyoruz. Ben de bir taraftan yaziyorum.

Hayatta bile isteye haksizlik yapmanin cezasi cok buyuk, bunu biliyor musun? Bu ceza, ama hemen ama gecikmeli olarak insani buluyor. Insan kendisini hakli bulsa ve yuzlerce sebep uretse bile kotuluk icin, bu evrenin bir calisma prensibi var; iyiler oyle yada boyle, kisa yada uzun vadede kazaniyor. Buna yurekten inaniyorum. Yapilan bilincli her turlu kotulugun cezasi, bir yerde, bir zaman diliminde baska sebepler bahane gosterilerek odetiliyor. En kotusu, sagligi aliyor elinden...

Yasadigim su donemde, insanlarin cogu aslinda yalnizligin uzerine yapismis kotu kokusundan biraz olsun kurtulamaya calisirken, kendilerini hic de hak etmedikleri sacmaliklarin icinde buluveriyorlar. Yalnizligin derin sularinda yanlisliklara bulaniyor insan. Bunlara hep teget gectim. Gordum, yalnizligi yasadim ama sacmaliklara teget gectim. Guzel ve iyi olan seyleri hep duslemeli ve kendisi ile ozdeslestirmeli insan. Yoksa hak etmedigi turlu deliliklerin sularina cekiliveriyor.

Gonlunu guzel , saglam ve dost dogru tut arkadas.

January 4, 2008

Gecmiste, kucuk seylerden mutlu olmayi becerebilmis ve ne olursa olsun kafamin icindeki mutlulugu hicbir hain olayin rehin alamamis olmasini dilerdim. Sanirim gecmise dair tek keskem bu. Ama, zaman icinde bunu ogrenmis olmaktan da son derece mutluyum. O nedenle sukurediyorum.

Baskalarinin ne dusundugu, kafalarinda seninle ilgili dusunceleri sadece sanal bir gerceklikten ibaret. Taki kisi kendi elleri ile mutlulugunu ve zihinsel stabilitesini teslim edene kadar; bu noktadan sonra onlarin dusunceleri asil gerceklik oluveriyor. Buna set cekebilmenin sistematik bir suru yolu var, bunlari sonradan da ogrenibiliyor insan. Butun bunlari ozetleyen iki anahtar kelime: "Will Power" ve "Mental Power". Ikisine de sahip cikmak bizim gorevimiz.

Cok hosuma giden bir laf okudum bu gun:
"That is precisely the issue: whether anyone who gets close to you is on their own side. The ones who are, you can work with; the ones who are not you must consider dangerous". Inaniyorumki, kendi taraflarinda olanlar, bu iki guce iclerinde ne olursa olsun sahip cikanlar.

Sukurler olsun bu dunyada oyle bir zamanda yasiyorumki, internet denen bilgi deryasinda hic tanimadigim insanlarin hataya dair yazilarini okuyabiliyor, onlarin tecrubelerinden fayadalanabiliyorum. Bu cagda yasamanin en buyuk avantaji, hatta luksu bu.